Skip to main content

Türkiye’de emeklilik, çalışanların gelecekle ilgili en büyük kaygısı. Uzun yıllar prim ödeyen işçi, emekli olduğunda maaşının hızla düştüğünü, yaşam standardını korumakta zorlandığını görüyor. Bu noktada yeni bir model gündemde: Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES). Amaç basit: ‘Çalışırken sahip olduğun hayat seviyesini emeklilikte de koruyabilmek.’

TES Neyi Vaat Ediyor?

TES, temelde ‘ikinci maaş’ fikrine dayanıyor. SGK’dan aldığın emekli aylığına ek olarak bir gelir daha… Üstelik üç taraflı katkı modeliyle:

  • Çalışan maaşından kesinti,
  • İşverenden aynı oranda ek katkı,
  • Devletten de teşvik/ek katkı payı

Biriken fonlar, çalışanların seçeceği yatırım araçlarında değerlenecek. Kağıt üzerinde güçlü, sürdürülebilir bir ikinci basamak. Peki ya pratikte?

Güzel Yönleri Var Mı?

Elbette var.

  • Çalışma dönemindeki yaşam standardını emeklilikte korumak için ek kaynak yaratıyor.
  •  Zorunlu katılım, sistemin sürekli fon akışıyla büyümesini sağlıyor.
  • Devletin verdiği katkı, ilk yıllarda cazip bir destek oluyor.
  • Hane halkı tasarruf oranı yükseliyor, ekonomiye uzun vadeli fon kaynağı ekleniyor.

Kulağa hoş geliyor. Ama bu işin bir de ‘öteki yüzü’ var.

Çatlak Seslerin Sebebi Ne?

Zorunlu katılım… İnsanların en çok takıldığı nokta. ‘Zaten maaşım yetmiyor, bir de kesinti mi yapılacak?’ sorusu zihinleri meşgul ediyor.

İşveren tarafı da çok rahat değil. Halihazırda yüksek SGK prim oranları ödeyen işletmeler için %3 ek yük, özellikle küçük firmalar için ciddi maliyet.

Çalışanların yıllardır kırmızı çizgisi olan kıdem tazminatı ise başka bir tartışma başlığı. TES’in bu hakla birleştirilmesi ihtimali bile ‘anayasal hak gaspı’ tepkisini doğuruyor.

Ve en önemlisi: Güven. Türkiye’de fon geçmişi parlak değil. İnsanlar ‘yarın bir gün bu paraya gerçekten dokunabilecek miyim, değerini koruyacak mı?’ diye kaygı duyuyor.

Ne Zaman Geliyor?

Henüz ortada kesin bir yasa yok. Orta Vadeli Program’a göre hedef, 2026’nın ikinci çeyreği. İlk etapta tüm özel sektör çalışanlarının otomatik olarak dahil edilmesi bekleniyor. Cayma hakkı ve çıkış şartları ise sınırlı olacak. Yani sistemin zorunluluğu, başlangıçtan itibaren güçlü şekilde hissedilecek.

Bir Öneri: Kazan-Kazan Olmazsa Olmaz

TES’in amacına ulaşması için formül basit aslında:

  • Çalışanın ve işverenin mevcut SGK primlerinden küçük bir pay TES’e kaydırılmalı.
  • Böylece işçinin net maaşı düşmez, işverenin yükü artmaz.
  • Devlet de daha makul oranda (örneğin %15) katkı verirse, fon sürdürülebilir hale gelir.

Aksi halde, TES’in ‘bir zorunlu fon daha’ olmaktan öteye geçmesi zor görünüyor.

TES, emeklilikte gelir kaybını azaltmayı hedefleyen önemli bir adım. Ama sistemin başarısı, sadece kâğıt üzerindeki katkı formülüne değil, çalışan ve işverenin güvenine bağlı. İnsanlar güvenmezse, zorunlu kesinti sadece tepki toplar.

Türkiye’nin ihtiyacı, hem işçiyi hem işvereni rahatlatan, devletin de gerçekçi katkı sunduğu bir model. TES bunu başarırsa, gerçekten emeklilikte nefes aldıran bir ikinci güvence olabilir.